- karışmamış
- adj. unmixed, unconcerned
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
MÜRHE — Karışmamış, saf, katıksız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
esef — is., esk., Ar. esef 1) Üzüntü, kaygı, tasa Ötekilerin yüzünde, onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı. T. Buğra 2) Acınma, üzülme 3) Yerinme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esef etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haramsız — sf. Haram olmayan, haram karışmamış Haramsız kazanç … Çağatay Osmanlı Sözlük
hilesiz — sf. 1) Hile yapmayan, düzen bilmeyen (kimse) 2) Hilesi olmayan, içine hile karışmamış … Çağatay Osmanlı Sözlük
katıksız — sf. 1) Katığı olmayan, yavan 2) Yabancı bir şeyle karışmamış Katıksız süt. 3) mec. Belli bir yerden, belli bir soydan gelen Katıksız İstanbul çocuğu, Boğaziçi çocuğudur o. Y. Z. Ortaç 4) mec. Niteliği başka hiçbir etkiyle bozulmamış olan, tam … Çağatay Osmanlı Sözlük
katışıksız — sf. İçine başka şeyler karışmamış olan, arı, saf … Çağatay Osmanlı Sözlük
öz — 1. is., fel. 1) Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti. H. Taner 2) Kendine, kendi kendini anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz Öz eleştiri, öz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
salt — sf. 1) İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak Salt sevinç. 2) fel. İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı 3) zf. Yalnızca Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ASLİYYET — Asl ın hususiyeti ve hâli. Hususilik, mümtaziyet, seçkinlik. * Başka şeyler karışmamış olan bir şeyin ilk hali … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEŞAİB — Şu belenen. * Birbirine karışmamış. * Dallı, budaklı. Kollara ayrılmı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKNAİYYAT — I HİTABİYYE Kelâm ilmine ait bir ıstılahtır. Zannî olan aklî delil demektir. Bürhanın aşağı mertebesidir. Aklı, muhalif fikirlerle karışmamış ve bürhanı anlayamayacak kimseler için kullanılır. İsbattan çok ikna vasfı taşır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük